Sunday, November 25, 2012

Ekmekle Balik Avlayan Kus - Biri Suna Serpmeyi Ogretsin - 2


Tuesday, October 30, 2012

Cocugun Pesinden Kosan Polis



http://www.samanyoluhaber.com/gundem/Sosyal-medyayi-sallayan-fotografin-sirri/870144/

29 Ekim kutlamaları çerçevesinde internette paylaşılan öyle bir kare vardı ki, adeta sosyal medyayı salladı.

Fotoğrafta bir polis, elinde Türk bayrağı olan küçük bir çocuğu kovalıyormuş gibi gözüküyor. Ancak ne polis ne de çocuk aynı fotoğrafta yer almıyor. İki ayrı fotoğrafın orjinal hali bambaşka! Polisin olduğu fotoğraf başka bir ülkede çekilmiş yani Türk değil. Polis, fotoğrafın orjinalinde Avrupa'da yapıldığı sanılan bir eylem sonrası göstericiyi kovalarken görülüyor.

Fotomontajla eline Türk bayrağı yerleştirilen çocuk ise, polisten kaçmıyor. Yine fotoğrafın orjinalinde çocuğun arkasındaki kişinin polis olmadığı çok net belli oluyor. Ancak hile ile yapılan fotoğrafta çocuk sanki polisten kaçıyormuş gibi gözüküyor.

Bu fotoğraf 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlanırken sosyal medyada paylaşıldı. Fotoğraf haber ajanslarına ait değildi. Kaynağı belli olmayan bu fotoğrafın provokasyon maksatlı yapıldığı birkaç saat içinde deşifre oldu. Provokasyon hedefleyen bu fotomontajın kim tarafından yapıldığı belli değil.

Fotoğrafın orjinal hali

İnternette bu fotoğraf tartışılırken, Hürriyet Gazetesi'nin internet sitesi tarafından yapılan bir başka fotomontaj da görenleri hayrete düşürdü.

Bu fotoğraf karesiyle İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in Ankara'daki izinsiz Cumhuriyet bayramı yürüyüşüne yapılan polis müdahalesini helikopterden izlediği öne sürülüyordu. Fotoğrafa ek olarak da alanda yapılan polis müdahalesinin görüntüleri verildi.

Bakan Şahin'in olayları havadan izlediği bilgisi doğruydu. Ancak helikopterden çekilen bu fotoğrafın, Ankara'daki olaylarla hiçbir ilgisi yoktu. Bir başka olay ve yerdeki fotoğraf kolajlanarak bir arada verilmişti. Bu fotomontaj da büyük tepki çekti.

Monday, September 3, 2012

Ah O Elleri Öpülesi Anneanneler..!

Annaneniz öpülesi elleri parçalanırcasına, ovalaya ovalaya tarhana yaparken,

Siz, "Aman annane be, boş versene" *deyip,marketten hazır çorba alıyordunuz ya... Annane rahmetli oldu ve siz, o tarhananın tarifini
annaneden alıp, bir kenara

yazmadınız ya...
İşte o nedenle, Siz, genetiği değiştirilmiş organizma yemekten kurtulamazsınız maalesef.
*
Ne verirlerse.. .
Onu yiyeceksiniz.
*
Kız evlat yetiştiriyorsunuz, en iyi okullara gönderiyorsunuz. ..
Piyano çalıyor, İngilizce konuşuyor, Grammy alanları tek tek biliyor.
Bilmeli... Ama alt tarafı limon, şeker ve su kullanıp, limonata yapmasını bilmiyor!
Yoğurdu çırpıp, ayran yapamıyor, ayran...
İşte o nedenle, kızınız, genetiği değiştirilmiş meşrubat içmeye mahkum
maalesef... Torunlarınız da.
*
Zahmet edip sütlaç yapmadığınız için, kek yapmaya üşendiğiniz için...
İçinde ne olduğunu bilmediğiniz gofretleri, mısır patlaklarını kemiriyor sizin oğlan!
Hamur tutmayı, şöyle mis gibi ıspanaklı bi börek yapıp, çantasına koymayı bilmediğiniz için, hamburger bağımlısı oldu.
Tahin-pekmezi *"köylü işi"*, vıcık vıcık yağ fışkıran kremaları
*"modernite" * sandığınız için,
Daha 10 yaşında ...ya döndü, yuvarlana yuvarlana yürüyor, tıkanıyor,
merdiven çıkamıyor.
*
Size zor geliyor ama, zor mu evde yoğurt yapmak?
İstanbul''un güneşi müsait değil, anlarım, zor mudur İzmir''de,
Antalya''da, Adana''da evde salça yapmak?
Şikayet edip duruyorsun, içine katkı maddesi konuyor, zorla
beyazlatılıyor diye...
İster tam buğday unundan, ister çavdardan, hakikaten zor mudur evde
ekmek yapmak?
Bütün ailen kabız...
Tonla para verip, abuk sabuk ambalajlı-meyveli saçmalıklardan medet
umacagına, niye öğrenmiyorsun kabak tatlısı yapmayı?
*
Güya, çoluğunu çocuğunu düşünüyorsun, taze taze yesinler diye, pazara
gidiyorsun...
Eğri büğrü biberlere, doğal olduğu için tuttuğunda ezilen domateslere
ağız burun kıvırıyorsun, hormonlu, tornadan çıkmış gibilerini
alıyorsun...
Ne işe yaradı senin pazara gitmen?
*
Kocanız da, bu satırları okuyup, size akıl verecek şimdi...
Söyleyin ona, ukalalık etmesin, götürün aktara, hatmi çiçeğiyle
zencefili birbirinden ayırt etsin, ondan sonra konuşsun!
*
Enginar, börülce, radika, cibes pişirmekten haberin yok;
Gazetelerin tiraj almak için uydurduğu uzmanlarından
fıldır fıldır brokoli tarifleri öğreniyorsun.. .
Brüksel lahanası yiyerek mi AB''ye gireceğini sanıyorsun?
*
Çin''den bal getiriyorlar mesela...
Taaa Arjantin''den, Meksika''dan bal getiriyorlar.
Neymiş efendim, içinde genetiği değiştirilmiş organizma olabilirmiş falan...
İçinde tavuk ibiği, maymun kulağı olmadığına şükredin!
Ben iddia ediyorum...
Kaşla göz arasında frankeştayn ürünlere kapıları açan arkadaşlarla,
Amerikan çiftçilerinin avukatı profesörlerimiz, sırf karakovan balına
sahip çıksa, Şemdinli''de, Pervari''de terör bile azalır, terör bile.
*
Uzatmayayım.

Mutfak genetiğimizi kaybettik biz.
*
Elin adamı, mısırdan, soyadan, domatesten önce beynimizin DNA''sını değiştirdi!
*
Hurrraaa diye köyden kente göçerken, dışarda tıkınmayı şehirleşme
zannettik. Ambalajlı ürün tüketmeyi, zenginleşme zannettik.
*
Dolayısıyla, ya kafayı değiştirip, özümüze döneceğiz...
*Ya da ne verirlerse onu yiyeceğiz.

Yılmaz Özdil

Thursday, June 7, 2012

Bir Ceninin Hikayesi - 2

"O nun Bedeni. Senin Kararin"

5 Ekim: Bugün var edildim.
Buradayım.
Varım.
Müthiş bir duygu bu. Var olduğumu henüz annem ve babam bilmiyor.
Bir elma çekirdeğinden bile küçüğüm.
Ama ne de olsa ben benim.
Varım ya!
Bu bana yetiyor.
Henüz bedenim belli belirsiz yüzüm yok ama varlığımı ve benliğimi hissedebiliyorum... Bir kız olacağım ve baharda çiçekleri seveceğim.
9 Ekim: Biraz büyüdüm.
Kımıldamam mümkün değil. Annem henüz farkında değil ama onun kanıyla besleniyorum. Kalbini dolaşıp gelen sımsıcak kan bana geliyor. Beni sevecek bir kalbin kıpırtılarını şimdiden hissediyorum.
Annem beni çok sevecek.
Annem için güzel bir sürpriz olacağım.
23 Ekim: Hiç göremediğim bir el ağzımı biçimlendirmeye başladı. Dudaklarımda onun dokunuşunu hissediyorum.
Bu “el”in dokunduğu yerler dudağım-damağım oluyor. Düşünün bir yıl sonra bu elin dokunduğu yerde tebessümler açacak güleceğim. Dudağımdan ve dilimden sözler dökülecek.
Herhalde önce “Anne!” diyeceğim.
Anne duyuyor musun beni?
Seninle konuşacağım.
Sana güleceğim.
Kimilerine göre hâlâ daha var değilmişim...
Nasıl olur?
Varım ve gülücükler sunacak dudaklarım da olmak üzere ya... Hem sonra bir ekmek kırıntısı ne kadar küçük olursa olsun yine ekmektir. Öyle değil mi anneciğim?
Ah bir konuşabilsem!
27 Ekim: Bugün pek mutluyum.
İçimde tatlı bir kıpırtı başladı.
Artık bir kalbim var. Kalbim atmaya başladı. Hayatım boyunca böyle atıp duracak. Sevgilerle dolduracağım kalbimi. Tıpkı anneminki gibi... Annem bedeninde iki kalbin birden atmaya başladığını bilseydi ne kadar sevinirdi!
Duyuyor musun anne?
2 Kasım: Her gün biraz daha büyüyorum. Kollarım ve bacaklarım da biçimlenmeye başladı. Hele bir büyüsün kollarım bak nasıl kucaklayacağım seni anneciğim.
Şu ayaklarım da tamamlansın da beraber çiçekli bahçemizde yürürüz.
Belki birlikte okula gideriz.
12 Kasım: Ah evet...
Bunlar bunlar ne kadar sevimli ve küçük şeyler. Aman Allah’ım parmaklarım da çıkmaya başladı. Bunlarla çiçek toplayacağım annemin elini tutacağım kalem tutacağım. Belki de güzel bir şiir yazacağım.
Anneciğim orada mısın?
Ellerimi ellerinin arasına koymak için sabırsızlanıyorum.
20 Kasım: Oh nihayet..
Annem doktora gitti. Burada olduğumu öğrendi..
Yaşasın!
Doktor teyze özel bir cihazla gördü beni. Ultrason diyorlarmış. Resmimi bile çekti.
Sevinmiyor musun anneciğim?
Seneye kalmaz kollarının arasında olacağım...

ONLARA SÜRPRİZ YAPACAĞIM

25 Kasım: Artık babam da burada olduğumu biliyor. Fakat henüz kız
olduğumun farkında değiller. Onlara sürpriz yapacağım..
10 Aralık: Bugün yüzüm tamamlandı. Artık iki güzel gözümbir küçük burnum dudaklarım ve yanağım var...
Anneme benziyorum galiba...
13 Aralık: Artık çevreme bakabiliyorum. Etrafım çok karanlık ama olsun. Yine de mutluyum.
Yaşıyorum ve varım.
Kısa bir süre sonra gün ışığını görebileceğim renkleri ve çiçekleri tanıyacağım. Rüyamda gördüm. Dünyada gökkuşağı diye bir şey varmış.. Onu çok merak
ediyorum.. Anneciğim babacığım sizin yüzünüzü de göreceğim.
Tanışacağız....
Mutlu olacağız.
Gülüşeceğiz..
24 Aralık: Kulaklarım daha iyi duyuyor artık. Anneciğimsenin kalbinin seslerini duyuyorum. Benim kalbimin atışlarını da sen duyabiliyor musun? Hatta sesini bile tanıyabiliyorum.
Sesin ne kadar tatlı...
Hiç duymadığım bir şey bu...
Güzel ve sağlıklı bir kız olacağım.
Kollarında uyuyacağım yüzüne bakacağım o tatlı sesini dinleyeceğim.
Benim için ninni de söyleyecek misin anneciğim?
Sen de beni özlüyorsundur mutlaka...
Beni koklayacaksın..
Çok seveceksin değil mi?

ANNE YÜZÜMÜ PARÇALIYORLAR!

28 Aralık: Anne burada bir şeyler oluyor.
Doktor abla neden mutsuz bakıyor böyle...
Sen acı çekiyor gibisin.
Kalp seslerin değişti...
Sustun.
Benimle niye konuşmuyorsun anne?
Anne...
Anne...
Anneciğim...
Yüzümde soğuk bir şey hissediyorum. Anne yüzümü parçalıyorlar...
Anne bir şeyler yap...
Anne... Kolumu çekiyorlar anne...
Canım yanıyor anne...
Anne...
Ayaklarımı parçalıyor bu şey anne...
Beni sana bağlayan damarı kopardılar anne...
Anne kalbimi parçalıyorlar...
Anneciğim...
Anne...
Anne...
An...
..................
Ah!
Kürtajınız tamamlandı hanımefendi.
Geçmiş olsun!..

Bir Ceninin Hikayesi - 1

öyle güzel yazıyorsunuz ki; okudukça dağıldım
öyle güzel söylüyorsunuz ki; dinledikçe sağırlaştım
öyle güzel oyunuyorsunuz ki; figüranlık rüyalarım
öyle güzel konuşuyorsunuz ki; sustum bir daha konuşamadım
öyle güzel biliyorsunsiz ki; zifir cahil kaldım

bir tutam kopardım kendimden
ilgi yalvardım hiçliğinize,
elimde tutam kendim ile,
toz ol dedi
toz oldum solursınız da beni...
namert bir hıçkırık olurum içinizde
korkuyla da olsa atarsınız,
ufak bir mana olabilirdim belki de

bir defol dedim kendime o zaman

o kadar doludurmuşsunuz ki
izbelerde bile yer bulamadım
o kadar doluymuşsunuz ki
kusurlu sandığım kursağınıza sığamadım
o kadar sarılmışsınız ki hayal iletine
rahimlerinizde tutunamadım
kürtaj doğdum
foseptikte boğuldum.

bir demet yaptım kendimden
daha çok vermeliydim.

ilgi yavardım hepliğinizden
sevgi dilendim
olmayışları kurban ettiğiniz ritüellerinizde
beni kesmeniz için önceliğimi istedim
bir yerimdeki kanım dursun
her yerimde ki kanım dursun
bozulsun rüya

kelimesizlik kifayetsizlik şahadetim.

durdurduğunuz her yara
günahlarınızı yüklenmem için
cennetinizde atacağınız adımların kanıtı olsada en sona

isterikleri sevmeyiz biz
isteksizleri kesmeliyiz

Friday, January 20, 2012

Birsey Icmeye Gidelim mi?


Gullu Nine

Ellerinden oper kurban olurum seni Yaratana.
Allah'im sen bu kulunun mekanini cennet eyle.
Yapmis oldugu dualarinin arasina bizleri de al.