Friday, June 22, 2012

HAPPY BIRTHDAY CANER


Thursday, June 7, 2012

Bir Ceninin Hikayesi - 2

"O nun Bedeni. Senin Kararin"

5 Ekim: Bugün var edildim.
Buradayım.
Varım.
Müthiş bir duygu bu. Var olduğumu henüz annem ve babam bilmiyor.
Bir elma çekirdeğinden bile küçüğüm.
Ama ne de olsa ben benim.
Varım ya!
Bu bana yetiyor.
Henüz bedenim belli belirsiz yüzüm yok ama varlığımı ve benliğimi hissedebiliyorum... Bir kız olacağım ve baharda çiçekleri seveceğim.
9 Ekim: Biraz büyüdüm.
Kımıldamam mümkün değil. Annem henüz farkında değil ama onun kanıyla besleniyorum. Kalbini dolaşıp gelen sımsıcak kan bana geliyor. Beni sevecek bir kalbin kıpırtılarını şimdiden hissediyorum.
Annem beni çok sevecek.
Annem için güzel bir sürpriz olacağım.
23 Ekim: Hiç göremediğim bir el ağzımı biçimlendirmeye başladı. Dudaklarımda onun dokunuşunu hissediyorum.
Bu “el”in dokunduğu yerler dudağım-damağım oluyor. Düşünün bir yıl sonra bu elin dokunduğu yerde tebessümler açacak güleceğim. Dudağımdan ve dilimden sözler dökülecek.
Herhalde önce “Anne!” diyeceğim.
Anne duyuyor musun beni?
Seninle konuşacağım.
Sana güleceğim.
Kimilerine göre hâlâ daha var değilmişim...
Nasıl olur?
Varım ve gülücükler sunacak dudaklarım da olmak üzere ya... Hem sonra bir ekmek kırıntısı ne kadar küçük olursa olsun yine ekmektir. Öyle değil mi anneciğim?
Ah bir konuşabilsem!
27 Ekim: Bugün pek mutluyum.
İçimde tatlı bir kıpırtı başladı.
Artık bir kalbim var. Kalbim atmaya başladı. Hayatım boyunca böyle atıp duracak. Sevgilerle dolduracağım kalbimi. Tıpkı anneminki gibi... Annem bedeninde iki kalbin birden atmaya başladığını bilseydi ne kadar sevinirdi!
Duyuyor musun anne?
2 Kasım: Her gün biraz daha büyüyorum. Kollarım ve bacaklarım da biçimlenmeye başladı. Hele bir büyüsün kollarım bak nasıl kucaklayacağım seni anneciğim.
Şu ayaklarım da tamamlansın da beraber çiçekli bahçemizde yürürüz.
Belki birlikte okula gideriz.
12 Kasım: Ah evet...
Bunlar bunlar ne kadar sevimli ve küçük şeyler. Aman Allah’ım parmaklarım da çıkmaya başladı. Bunlarla çiçek toplayacağım annemin elini tutacağım kalem tutacağım. Belki de güzel bir şiir yazacağım.
Anneciğim orada mısın?
Ellerimi ellerinin arasına koymak için sabırsızlanıyorum.
20 Kasım: Oh nihayet..
Annem doktora gitti. Burada olduğumu öğrendi..
Yaşasın!
Doktor teyze özel bir cihazla gördü beni. Ultrason diyorlarmış. Resmimi bile çekti.
Sevinmiyor musun anneciğim?
Seneye kalmaz kollarının arasında olacağım...

ONLARA SÜRPRİZ YAPACAĞIM

25 Kasım: Artık babam da burada olduğumu biliyor. Fakat henüz kız
olduğumun farkında değiller. Onlara sürpriz yapacağım..
10 Aralık: Bugün yüzüm tamamlandı. Artık iki güzel gözümbir küçük burnum dudaklarım ve yanağım var...
Anneme benziyorum galiba...
13 Aralık: Artık çevreme bakabiliyorum. Etrafım çok karanlık ama olsun. Yine de mutluyum.
Yaşıyorum ve varım.
Kısa bir süre sonra gün ışığını görebileceğim renkleri ve çiçekleri tanıyacağım. Rüyamda gördüm. Dünyada gökkuşağı diye bir şey varmış.. Onu çok merak
ediyorum.. Anneciğim babacığım sizin yüzünüzü de göreceğim.
Tanışacağız....
Mutlu olacağız.
Gülüşeceğiz..
24 Aralık: Kulaklarım daha iyi duyuyor artık. Anneciğimsenin kalbinin seslerini duyuyorum. Benim kalbimin atışlarını da sen duyabiliyor musun? Hatta sesini bile tanıyabiliyorum.
Sesin ne kadar tatlı...
Hiç duymadığım bir şey bu...
Güzel ve sağlıklı bir kız olacağım.
Kollarında uyuyacağım yüzüne bakacağım o tatlı sesini dinleyeceğim.
Benim için ninni de söyleyecek misin anneciğim?
Sen de beni özlüyorsundur mutlaka...
Beni koklayacaksın..
Çok seveceksin değil mi?

ANNE YÜZÜMÜ PARÇALIYORLAR!

28 Aralık: Anne burada bir şeyler oluyor.
Doktor abla neden mutsuz bakıyor böyle...
Sen acı çekiyor gibisin.
Kalp seslerin değişti...
Sustun.
Benimle niye konuşmuyorsun anne?
Anne...
Anne...
Anneciğim...
Yüzümde soğuk bir şey hissediyorum. Anne yüzümü parçalıyorlar...
Anne bir şeyler yap...
Anne... Kolumu çekiyorlar anne...
Canım yanıyor anne...
Anne...
Ayaklarımı parçalıyor bu şey anne...
Beni sana bağlayan damarı kopardılar anne...
Anne kalbimi parçalıyorlar...
Anneciğim...
Anne...
Anne...
An...
..................
Ah!
Kürtajınız tamamlandı hanımefendi.
Geçmiş olsun!..

Bir Ceninin Hikayesi - 1

öyle güzel yazıyorsunuz ki; okudukça dağıldım
öyle güzel söylüyorsunuz ki; dinledikçe sağırlaştım
öyle güzel oyunuyorsunuz ki; figüranlık rüyalarım
öyle güzel konuşuyorsunuz ki; sustum bir daha konuşamadım
öyle güzel biliyorsunsiz ki; zifir cahil kaldım

bir tutam kopardım kendimden
ilgi yalvardım hiçliğinize,
elimde tutam kendim ile,
toz ol dedi
toz oldum solursınız da beni...
namert bir hıçkırık olurum içinizde
korkuyla da olsa atarsınız,
ufak bir mana olabilirdim belki de

bir defol dedim kendime o zaman

o kadar doludurmuşsunuz ki
izbelerde bile yer bulamadım
o kadar doluymuşsunuz ki
kusurlu sandığım kursağınıza sığamadım
o kadar sarılmışsınız ki hayal iletine
rahimlerinizde tutunamadım
kürtaj doğdum
foseptikte boğuldum.

bir demet yaptım kendimden
daha çok vermeliydim.

ilgi yavardım hepliğinizden
sevgi dilendim
olmayışları kurban ettiğiniz ritüellerinizde
beni kesmeniz için önceliğimi istedim
bir yerimdeki kanım dursun
her yerimde ki kanım dursun
bozulsun rüya

kelimesizlik kifayetsizlik şahadetim.

durdurduğunuz her yara
günahlarınızı yüklenmem için
cennetinizde atacağınız adımların kanıtı olsada en sona

isterikleri sevmeyiz biz
isteksizleri kesmeliyiz